Ayvalık Cunda Adası'na giderken çatısını gördüğünüz, tekneden indikten sonra daracık sokaklardan geçerek bir kaç dakika içerisinde ulaştığınız tarihi kilisedir.
Adadaki kiliselerin en büyüğü ve neredeyse tek ayakta kalan kilisedir.
1873 yılında yapılan Ortodoks Kilisenin tarihçesinin incelediğimde Ortodoks kiliselerinin zeytin, zeytinyağı ve sabun ihtiyacını karşıladığını öğrendim.
Kilise devasa bir çana sahiptir fakat çan, Ayvalık'ta müze olmaması sebebiyle Bergama Müzesindedir.
Kilise fırtınada hasar görmüş ve kapısı ziyaretçilere kapatılmıştır.
Fotoğraflarda da görüldüğü gibi kilisenin demir parmaklıklarına ziyaretçiler tarafından dilek çaputları bağlanmıştır ve girişin hemen yanında mum yakılmaktadır.
Vakıflar Genel Müdürlüğünde 2008 yılında kilisenin restore edilmesi düşünülmektedir.
Adadaki kiliselerin en büyüğü ve neredeyse tek ayakta kalan kilisedir.
1873 yılında yapılan Ortodoks Kilisenin tarihçesinin incelediğimde Ortodoks kiliselerinin zeytin, zeytinyağı ve sabun ihtiyacını karşıladığını öğrendim.
Kilise devasa bir çana sahiptir fakat çan, Ayvalık'ta müze olmaması sebebiyle Bergama Müzesindedir.
Kilise fırtınada hasar görmüş ve kapısı ziyaretçilere kapatılmıştır.
Fotoğraflarda da görüldüğü gibi kilisenin demir parmaklıklarına ziyaretçiler tarafından dilek çaputları bağlanmıştır ve girişin hemen yanında mum yakılmaktadır.
Vakıflar Genel Müdürlüğünde 2008 yılında kilisenin restore edilmesi düşünülmektedir.
Taksiyarhi |